”Anadolu Tıbbı” dünyaya açılıyor

Sağlık alanında yıllardır ”Çin tıbbı”, ”Uzakdoğu tıbbı” büyük yankı uyandırırken şimdi de ”Anadolu tıbbı” dünyaya açılıyor. ” II. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi ve Fuarı”, 24-27 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek.

 

Cumhurbaşkanlığı himayesinde 24-27 Nisan 2019 tarihleri arasında düzenlenecek olan ”II. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi ve Fuarı’’ nın ana teması ‘Kronik Hastalıklarda Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları’ olarak belirlendi. Kongreye dünyanın sayılı tıp uzmanlarının yanı sıra Dünya Sağlık Örgütü’nden de (WHO) katılım sağlanacak.

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nurettin Lüleci, ‘’Geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında dünya Anadolu tıbbını keşfediyor. Binlerce yıldır kadim medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu’da tarih boyunca tıp alanında çok önemli gelişmeler yaşandı. Şimdi binlerce yıllık bu birikim ‘Anadolu Tıbbı’ adıyla dünyaya açılacak. Bunlar içinde hipnoz, su, kil, müzik ve arı ürünleri ile tedavi yöntemleri de bulunuyor’’ dedi.

Prof. Dr. Nurettin Lüleci, Türkiye’deki geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının Dünya Sağlık Örgütü tarafından örnek gösterildiğini dile getirerek, ”Çünkü Anadolu Tıbbı başlığı altında tanımladığımız geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarında Türkiye birçok ülkeye de rol model olma özelliği taşıyor. 15 GETAT uygulaması ülkemizde yasal zemine oturtuldu. Dünya Sağlık Örgütü’nün amacı da geleneksel tıbbı bir disiplin olarak belirlemek ve kurallarını koymak’’ dedi.

ÖNLEYİCİ TIP HEP GÖZ ARDI EDİLDİ

Anadolu’da binlerce yıldır çok farklı medeniyetlerin yaşadığının altını çizen Prof. Lüleci, ‘’Dünyada batı tıbbı dediğimiz klasik tıp eğitiminin temeli olan yaklaşımlar, genellikle hasta olduktan sonra neler yapılacağı üzerine odaklanmıştır. Nedense önleyici tıp hep göz ardı edilmişti. Oysa yerelden evrensele Anadolu tıbbı dediğimizde önleyici ve tamamlayıcı tıp gündeme gelmektedir’’ dedi.

Prof. Dr. Lüleci, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Sağlık alanında önemli buluşlara ve uygulamalara ev sahipliği yapan Anadolu’da uygulanan tedaviler milattan öncelerine dayanıyor. Homeros devrinde Ege bölgesinde tıp ve hekimlik alanında erken dönem uygulamalarına rastlıyoruz. Bodrumlu tarihçi Heredotos’un ünlü yapıtlarında bu önemli kayıtları görüyoruz. Daha o dönemlerde hekimler Gymnasion adı verilen ve en az 6 yıl süren bir eğitimden geçmek zorundaydı. Aday hekimler coğrafya, müzik, felsefe, beden eğitimi gibi dersler de görürdü. Anadolulu Alkmaion tüm duyu organlarıyla beynin bağlantılı olduğunu ve ruhun ölümsüzlüğünü ilk kez belirten efsanevi hekimdir. Bir başka Anadolulu hekim Hygieia, hijyen kelimesinin mimarıdır. Hastaların bol güneş alan, havadar yerlerde bakılması gerektiğini binlerce yıl önce kayıtlara geçmiştir. ‘’

HİPNOZ DA ANADOLU TIBBI İÇİNDE YER ALIYOR

Prof. Dr. Lüleci, Anadolu tıbbı içinde Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki uygulamaların da önemli yer tuttuğunu belirterek, şunları ifade etti:

‘’ Anadolu’da şifalı bitkilerle ilgili kitaplar yazılmıştır. Bugünkü tıbbın temelleri, hastane yapıları, kurumsal işleyişi, hekim çalıştırılması, ücretlerinin ödenmesi ve diğer yandan vakıfların bu müesseseleri desteklemesi çok önemli.Selçuklular döneminde müzikle tedavi çalışmaları kurumsal bir yapıya bürünmüştü. Osmanlı döneminde de bu tedavi yöntemi devam etti. Su, çamur masajdan oluşan kaplıca tedavileri, şifalı bitkilerle, müzikle, bal ile ve şişe çekme ile tedavi çok yaygındı. Hipnoz ile telkin yine önemli bir tedavi yöntemiydi. Tüm bunlar ve daha fazlası bilimsel gelişmeler ışığında ‘Anadolu tıbbı’ adıyla dünyaya açılıyor. Diğer bir deyişle dünya geç de olsa Anadolu tıbbını keşfediyor.’’

(Visited 127 times, 1 visits today)