Suçiçeği, 50 yaşından sonra zona olarak kendini gösteriyor

Zona hastalığının suçiçeğinin yeniden aktifleşmesi olduğunu kaydeden Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Songül Özer, virüsün 50 yaş üzerindeki kişilerde kendini gösterdiğine dikkat çekti. 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Songül Özer, zona hastalığına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Zona, suçiçeğinin aktifleşmesidir

Zonanın tek başına bir hastalık olmadığını kaydeden Uzm. Dr. Songül Özer, “Zona, suçiçeğinin tekrardan aktifleşmesidir. Suçiçeği döküntülü bir viral hastalıktır. Genellikle çocukluk döneminde geçiriliyor. Solunum yoluyla ya da döküntülerin içindeki sıvı teması ile bulaşır. Suçiçeği, nezle hali, grip, yüksek ateş, koliza dediğimiz burun tıkanıklığı, öksürük ile başlar sonrasında vücutta daha çok sırtta, yüzde, gövdede önce kızarıklık ardından içi su dolu şişkinler oluşur. Bazı hastalıklarda sıvılar koyu ve iltihaplıdır fakat suçiçeğinde sıvılar berraktır.” dedi.

“Suçiçeği, çok kaşıntılı geçer ve virüs sıvının içinde olduğu için kaşındıkça, sıvılar patlayarak virüs yayılır” uyarısında bulunan Uzm. Dr. Songül Özer, “Aslında suçiçeği hiçbir şey yapılmasa, tedavi edilmese kendi kendiliğinden 1 hafta – 10 gün arasında ilk çıktığı yerden başlayarak kurur ve biter. Tabi bu süreçte kaşıntıyı önleyen kremler, şuruplar kullanılır” dedi.

Suçiçeği mikrobu 50 yaşından sonra zona olarak kendini gösteriyor

Suçiçeğine neden olan Varisella adlı virüsün vücudu asla terk etmediğini kaydeden Uzm. Dr. Songül Özer, “Hastalık biter, hiçbir belirtisi olmamasına rağmen virüs sinir uçlarına gelir ve orda senelerce uyur. Hiç hareketlenmeyebilir ya da kişi hayatının sonuna kadar suçiçeği benzeri bir hastalık geçirmeyebilir ama bazı insanlarda bu suçiçeği ile vücuda alınmış olan Varisella mikrobu, 50 yaşından sonra Zona olarak kendini gösteriyor. Zona demek ki bir reaktivasyon. Yeniden vücuda alınmış bir mikrop değildir.” diye konuştu.

Bu belirtilere dikkat!

Zonada halsizlik, yorgunluk, kırgınlık, baş ağrısı, kas ağrısı genel belirtiler olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Songül Özer, “Tipik olarak sırtta, yüzde, göğüs kısmında bir anda kaşıntı, bıçak saplar gibi ağrı, batma ve o bölgede kendini hemen gösteren, aynı suçiçeği gibi içi sıvı dolu deri lezyonları – deri döküntüleri başlar.

Suçiçeğinde deri döküntüleri bütün sırtta ve  göğüste yaygınken, zonada öyle değildir.  Varisella virüsü sinir uçlarında yerleşip saklandığı için, deride de sinir hattı boyunca lezyonlar oluşur. Yani sırtta başladığı yerden bir çizgi şeklinde   döküntü olur . Ya da daha arka alt kısımda, gluteal sinir hattı baoyunca olur,  başka bir vücut bölgesinde görülmez. Veya yüzde sadece gözü besleyen sinirin üst kısmında olur başka bir vücut bölgesinde olmaz.” dedi.

Zona tekrarlayabilen bir hastalıktır

Zonanın tekrar edebileceğini de kaydeden Dr. Songül Özer, “Zonada reaktivasyonun sayısı belli değildir. Uygun koşullar oluştuğunda kişi yeniden zona olabilir. Zonalı kişi tedavi edilirken, o anki enfeksiyon tedavi edilir. Kişinin zonaya karşı kalıcı bağışıklılığı yoktur. Burada önemli olan, zona hastalığına neden olacak zorunlu koşulların ortadan kaldırılmasıdır. İmmün sisteminin güçlü olmasını sağlamak, stres, aşırı yorgunluk, depresyon gibi duygu durum bozukluklarının olmamasını sağlamak bunlara örnektir. Yani hazırlayıcı koşulları ortadan kaldırabilirsek zonanın reaktivitesini engelleyebiliriz.” dedi.

50 yaşından sonra önemli bir hastalık

Dr. Songül Özer, bir araştırmaya göre ABD’de zonanın 80’inci ve 90’ıncı yaşlarda ciddi bir pik yaptığını kaydederek “Normalde 1000’de 3 vaka görülebilirken 80’inci 90’ıncı yaşlarda 1000’de 35’e kadar yaygın görülürken Avrupa’da genellikle 50 yaş ve sonrasında yavaş yavaş yükselmektedir. Fakat birçok çalışmanın ortak noktası şu, 50 yaşından sonra zona bizim için önemli bir hastalık oluyor.” diye konuştu.

Dr. Songül Özer, son yıllardaki zona vakalarında artış olduğunu belirterek “Çocuklar artık suçiçeği aşılarıyla aşılandıkları için çocuklarda suçiçeği vakaları azalıyor. Dünyada yaşlı insanların sayısında artış var. Zona da ağırlıklı olarak yaşlı insanlarda görüldüğü için artık günümüzde zona hastalığını daha fazla görüyoruz. Bunun yanında dünyada kronik hasta sayısında, immün sistemi baskılanmış insanlar sayısında ve stres, kronik yorgunluk, depresif gibi duygu durum bozukluklarında bir artış var. Bu yüzden zona için uygun koşullar gerçekleşiyor ve günümüzde zona hastalığında artış görüyoruz.” dedi.

Zonadan korunmak mümkün mü?

Zonanın önlenmesinde aşılamanın önemini vurgulayan Dr. Songül Özer, “Suçiçeği geçiren ya da suçiçeği ile bağışıklanan kişi zona olmaz. Demek ki ilk yapmamız gereken şeylerden biri çocuklarımız daha okula başlamadan önce onları suçiçeğine karşı aşılamalıyız. Küçükken suçiçeği aşısı olmamış ve sonrasında suçiçeği geçirmiş bir kişi 40 – 50 li yaşlara geldiğinde ne yapmalı diye soracak olursanız, iki tane çözüm yolu karşınıza çıkacaktır. Bu iki çözüm yolu da canlı zona aşısı ve recombinant zona aşısı olmak üzere iki farklı aşılardır.” dedi.

Yaşlılıkta aşı uygulamaları neler?

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşlı nüfus artış gösteriyor. Yaş ilerledikçe ortaya çıkabilen sağlık sorunlarını yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak görmek yerine, rutin taramalar ve uygulanacak aşılar ile önlemek mümkün. Geriatri biliminin önceliğinin yaşama yıllar katmaktan öte, yaşlılığın her dönemindeki yıllara yaşam katmak olduğunu söyleyen Liv Hospital İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Doç. Dr. Birkan İlhan yaşlılıkta hayat kalitesini yükseltmenin yollarını anlattı.

65 yaş ve üzerindekilerde aşılardan korkmamak ve düzenli olarak bu konuda takipte olmak gerekir. Her yıl grip aşısı ve 65 yaşın üzerinde sadece bir veya iki kez uygulanması yeterli olan zatürre aşıları ile bir kere zona aşısı yaptırılmalıdır. Tetanoz ve difteri için de 10 yılda bir kez olmak üzere aşı uygulanması önerilir. Pandemi süresince yaşlı bireylerde de Covid-19 aşısı yapılmalıdır.

Hangi taramalar yapılmalıdır? 

  • Hipertansiyon, diyabet ve hiperkolesterolemi açısından tarama ve kontrol, unutkanlığı olanlarda demans taraması, tüm yaşlı bireylerde depresyon sorgulaması, görme ve işitme muayeneleri yapılmalıdır.
  • Kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz 65 yaşın üzerindeki bütün kadınlarda ve erkeklerde taranmalıdır.
  • Kolon kanseri, kadınlarda meme ve rahim ağzı kanserleri için hiçbir şikayet olmasa dahi tarama yapılmalıdır. Erkeklerde prostat kanserinin eskiden rutin olarak taranması önerilirken günümüzde belirli gruplarda taranması öneriliyor.
  • Belli miktarın üzerinde sigara içenlerde akciğer kanseri ve aort genişlemesi (abdominal aort anevrizması) taraması yapılmalıdır.
(Visited 6 times, 1 visits today)