
Türk bilim insanı depresyon tedavisinde devrim yaratacak yeni bir mekanizma keşfetti
- 100 yaşına kadar nasıl yaşanır? - 8 Ekim 2025
- Kapalı reflü ameliyatı ile şikayetlerin yüzde 90’ı ortadan kalkabiliyor! - 6 Ekim 2025
- Türk kadınlarında ortalama menopoz yaşı 48–50 - 5 Ekim 2025
Nörobilim dünyasında heyecan yaratan yeni bir araştırma, sıtma tedavisinde kullanılan “Artemisinin” adlı ilacın, beynin en temel iletişim mekanizmalarından birini beklenmedik bir şekilde etkilediğini ortaya koydu. Bu keşif, sadece beynin nasıl çalıştığına dair anlayışımızı derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda ketamin gibi modern antidepresanların etki mekanizmasını aydınlatarak, depresyon ve diğer nöropsikiyatrik hastalıklar için yepyeni tedavi yollarının kapısını aralıyor.
news-medical.net haberine göre, ABD Vanderbilt Üniversitesi Farmakoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ege T. Kavalalı önderliğinde yapılan çığır açan bir çalışma, beyin hücrelerinin (nöronların) birbiriyle nasıl “konuştuğuna” dair bilinenleri yeniden şekillendiriyor. Araştırma, nöronlar arasındaki iletişimin sadece “ateşlenen silahlar” gibi anlık ve uyarılmış sinyallerle değil, aynı zamanda sürekli devam eden “fısıltılar” gibi kendiliğinden gelişen sinyallerle de sağlandığını ve bu iki modun farklı mekanizmalara sahip olduğunu kanıtladı.
Beynin İki Dili: Uyarılmış “Bağırışlar” ve Kendiliğinden “Fısıltılar”
Prof. Dr. Kavalalı ve ekibi, nöronlar arasındaki iletişimin (nörotransmisyon) üç ana modda gerçekleştiğini belirtiyor:
Uyarıya Bağlı Salınım: Bir aksiyon potansiyeli (elektriksel uyarı) geldiğinde anında gerçekleşen, senkronize ve güçlü bir sinyal.
Asenkron Salınım: Uyarıya gecikmeli bir yanıt.
Kendiliğinden (Spontan) Salınım: Herhangi bir dış uyarı olmadan, arka planda sürekli devam eden ve beynin genel dengesini (homeostaz) sağlayan “fısıltılar”.
Bu ayrım, özellikle depresyon gibi hastalıkların anlaşılmasında kritik bir önem taşıyor.
Sıtma İlacının Beklenmedik Etkisi
Araştırmanın en çarpıcı bulgusu, sıtma ilacı olan Artemisinin‘in, beynin bu iletişim modları üzerindeki seçici etkisi oldu. İlaç, beyindeki frenleyici (inhibitör) sinyallerin düzenlenmesinde kilit rol oynayan “Gefirin” adlı bir iskele proteinine bağlanarak, bu yapıyı bozuyor. Sonuç ise şaşırtıcı:
Artemisinin, beynin arka planındaki kendiliğinden “fısıltıları” (spontan nörotransmisyon) önemli ölçüde azaltıyor.
Ancak, aksiyon potansiyelleriyle tetiklenen uyarılmış “bağırışları” neredeyse hiç etkilemiyor.
Bu bulgu, aynı sinaps (sinir hücrelerinin bağlantı noktası) içinde bile bu iki iletişim modunun farklı yapılar ve mekanizmalar tarafından kontrol edildiğini bilimsel olarak kanıtlıyor.
Depresyon Tedavisinde Yeni Bir Ufuk
Bu keşfin en heyecan verici yanı, nöropsikiyatrik hastalıklarla olan bağlantısı. “Kendiliğinden nörotransmisyonun, nöropsikiyatrik durumların tedavisiyle ilişkisine dair giderek artan miktarda veri bulunmaktadır,” diyen araştırmacılar, bu durumun özellikle ketamin gibi hızlı etkili antidepresanların nasıl çalıştığını açıkladığını belirtiyor.
Ketamin, tıpkı Artemisinin’in dolaylı olarak yaptığı gibi, kendiliğinden sinyalleri düzenleyen reseptörleri hedef alarak çalışıyor. Bu durum, beynin “sinaptik ölçekleme” adı verilen bir telafi mekanizmasını tetikliyor ve sinapslar azalan aktiviteye yanıt olarak kendilerini güçlendiriyor. Bu olgunun, ketaminin güçlü antidepresan etkisiyle doğrudan ilişkili olduğu düşünülüyor.
Prof. Dr. Kavalalı ve ekibinin bu çalışması, gelecekte sadece “fısıltıları” hedef alarak beynin kendi kendini onarma mekanizmalarını harekete geçirecek, daha etkili ve daha az yan etkiye sahip yeni nesil antidepresanların geliştirilebileceğine dair güçlü bir umut ışığı yakıyor.