Akran zorbalığı çocuğun sağlığını, geleceğini ve toplumsal barışı tehdit ediyor!
- Kış aylarında D vitamini eksikliği artıyor! - 20 Kasım 2025
- TikTok’ta yeni çılgınlık: Sivilce için sarımsak yutmak! - 18 Kasım 2025
- Göz tembelliği yetişkinlikte görme kalitesini etkiliyor - 18 Kasım 2025
Türkiye’de akran zorbalığı, çocuklar arasında hızla yaygınlaşan ve yaşam kalitesini derinden etkileyen ciddi bir sorun haline geldi. UNICEF’in 2024 raporuna göre; çocuklar arasında zorbalık davranışları hem fiziksel hem duygusal açıdan ciddi hasarlar bırakıyor. TÜİK’in 2024 verileri ise bu sorunun ne kadar yaygın olduğunu ortaya koyuyor: Türkiye’de 6-17 yaş grubundaki her 7 çocuktan biri birden fazla kez akran zorbalığına maruz kalıyor.
Bu çarpıcı verileri değerlendiren Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurper Ülküer, 10-14 Kasım Dünya Akran Zorbalığıyla Mücadele Haftası kapsamında önemli uyarılarda bulundu. Ülküer, bu yılın teması olan **“İyiliğin Gücü”**ne dikkat çekerek, akran zorbalığının çocuğa karşı şiddetin bir türü olduğunu, faili de mağduru da çocuk olan bu meselenin acilen ele alınması gerektiğini vurguladı.
Akran Zorbalığı Sadece Fiziksel Değil: Dijital ve Sözel Şiddet Daha Da Yaygın
“Akran zorbalığı yalnızca vurma, itme gibi fiziksel saldırılarla sınırlı değil,” diyen Prof. Dr. Ülküer, durumu şöyle açıklıyor:
“Zorbalık; kasıtlı, sürekli ve güç dengesizliğine dayalı bir şiddet türüdür. Sözel saldırılar, alay etme, dışlama, sosyal medya üzerinden yapılan dijital zorbalık da en az fiziksel şiddet kadar zarar vericidir.”
Özel Gereksinimli Çocuklar Daha Büyük Risk Altında
TÜİK verilerine göre akran zorbalığına en sık maruz kalanlar arasında özel gereksinimli çocuklar yer alıyor. Zorbalık mağduru olan çocukların okul devamsızlıklarının arttığını, akademik performanslarının düştüğünü ve yaşam boyu süren travmalar yaşayabildiğini belirten Ülküer, şiddet gören çocukların ileri yaşlarda şiddet uygulamaya daha yatkın olabildiğini vurguladı.
Güçlü Ebeveyn-Çocuk İletişimi, Zorbalığa Karşı En Büyük Kalkan
Akran zorbalığıyla mücadelede ailelerin oynadığı kritik role dikkat çeken Prof. Dr. Ülküer:
“Çocuğunuzla düzenli ve yargılamayan bir iletişim kurmak, zorbalığı erken fark etmenin en etkili yollarından biridir. Çocuğa ‘Bu senin suçun değil’ diyerek destek olmak, onu yalnız hissettirmez.”
Ebeveynlere Öneriler:
Duygusal değişimleri takip edin (okula gitmek istememe, eşyaların kaybolması).
Zorbalığa tanık olan çocuğa iyilik, destek ve paylaşma bilincini aşılayın.
Zorbalığı yapan çocuğun da yardım bekleyen biri olabileceğini unutmayın.
Okul ile sürekli iletişimde olun.
Öfke anında bile saygın kalın; model olun.
Okullara Büyük Sorumluluk Düşüyor: Zorbalık Önleme Sorumlusu Şart!
Her okulda bir “zorbalık önleme sorumlusu” olması gerektiğini belirten Ülküer, öğretmenlerin eğitim sürecine zorbalıkla mücadele içerikli modüllerin eklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Zorbalık olaylarının resmi olarak kayıt altına alınması ve ilgili kurumlara bildirilmesi gerektiğini de ekledi.
“Şiddet şiddeti doğurur. Zorbalık yapan çocuklar da çoğu kez geçmişin mağdurlarıdır. Bu döngüyü kırmak için hem mağdurları hem zorbalık yapan çocukları profesyonel destekle güçlendirmeliyiz.”
Çözüm İçin Yol Haritası: Akran Zorbalığını Önleme Fonu Kurulmalı
Prof. Dr. Ülküer’in önerileri arasında:
Araştırma temelli politikalar geliştirilmesi
Ulusal strateji planı oluşturulması
2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na bağlı kalınması
Akran Zorbalığını Önleme Fonu kurulması yer alıyor.
İyiliğin Gücüyle Zorbalığın Karşısında Duralım!
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde kurulan Akran Zorbalığını Önleme Komisyonu, bu alanda atılan somut adımlardan biri oldu. “İyiliğin gücünü kullanalım ve akran zorbalığının önüne geçelim,” diyen Prof. Dr. Ülküer, bu komisyonun desteklenmesinin tüm çocuklar için daha güvenli bir gelecek inşa edilmesine katkıda bulunacağını ifade etti.