
Ruh sağlığına ilişkin doğru bilinen yanlışlar
- Güçlü kalbin 3 sırrı: Beslenme, hareket ve sağlıklı alışkanlıklar - 1 Ekim 2025
- Ruh sağlığına ilişkin doğru bilinen yanlışlar - 1 Ekim 2025
- Susuzluk ve stres arasındaki bağlantı var - 30 Eylül 2025
Ruh sağlığı hakkında yanlış inanışlar, birçok kişiyi terapiden uzak tutuyor. Oysa terapi yalnızca kriz anlarında değil, günlük yaşamı güçlendirmek ve zihinsel dayanıklılığı artırmak için de önemli bir araç.
Ruh sağlığı konusunda toplumda hâlâ pek çok mit, damgalama ve önyargı var. Filmlerden, sosyal medyadan ya da çevreden duyulan yanlış inanışlar, insanların profesyonel destek almasını geciktiriyor.
İşte terapiye dair en yaygın mitler ve bunların ardındaki bilimsel gerçekler:
1. Mit: Terapi sadece kriz anlarında gerekir
Gerçek: Terapi yalnızca kriz yönetimi için değil, kişisel gelişim, stresle başa çıkma ve öz farkındalık kazanma için de faydalıdır. Erken dönemde terapiye başlamak, küçük streslerin büyük sorunlara dönüşmesini önleyebilir.
2. Mit: Terapi çok pahalı ve zaman alıcıdır
Gerçek: Günümüzde birçok terapist esnek ücretlendirme uyguluyor, sigorta kapsamı genişliyor ve online terapi sayesinde zaman kaybı en aza iniyor. Araştırmalara göre, kısa süreli terapi bile ruh sağlığında kalıcı fark yaratabiliyor.
3. Mit: Terapi yalnızca ciddi ruhsal hastalıklar içindir
Gerçek: Terapiye başvuran kişilerin büyük çoğunluğu kriz yaşamıyor. İş stresi, tükenmişlik, ilişki sorunları veya ebeveynlik kaygısı gibi günlük zorluklar için de terapi tercih ediliyor.
4. Mit: Terapiye gitmek zayıflık göstergesidir
Gerçek: Yardım istemek cesaret ister. Harvard Health’in verilerine göre, terapiye başvuran kişiler daha yüksek direnç ve öz farkındalık geliştirme eğiliminde oluyor.
5. Mit: Terapistler yargılar ve yönlendirme yapar
Gerçek: Terapi bir ortaklıktır. Terapist, danışana yargısız bir alan sunar ve yaşam deneyimlerini anlamlandırmasına yardımcı olur. Kontrol her zaman danışandadır.
6. Mit: Konuşmak hiçbir şeyi değiştirmez
Gerçek: Araştırmalar, güvenli bir ortamda duygular hakkında konuşmanın stres hormonlarını düşürdüğünü, duygusal düzenlemeyi geliştirdiğini ve kalıcı zihinsel değişimlere yol açtığını gösteriyor.
Terapi herkes için bir kaynak
Çocuklardan yetişkinlere kadar her yaş grubu terapi yöntemlerinden faydalanabilir. Çocuklar için oyun terapisi, gençler için bilişsel davranışçı terapi (BDT), travma yaşayanlar için EMDR ve yetişkinler için konuşma terapisi farklı ihtiyaçlara yanıt verir.
Terapi son çare değil, yaşam kalitesini artıran bir kaynaktır. Düzenli psikolojik destek, bireylere netlik, direnç ve daha bilinçli bir yaşam kazandırır.