Uzmandan karne uyarısı: ”Karnenin her zaman ebeveynin beklentisini karşılaması mümkün değil”

Karne almaya saatler kala, uzmanlardan da uyarılar gelmeye başladı.  Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr.  Çelen: ”Ebeveynler kendilerinden de bilmeliler; her zaman mükemmel sonuçlar alamayabiliriz ”, ”Çocuk, karne konusunda kardeşleri de dahil kimseyle kıyaslanmamalı”, ”Ceza hiçbir şekilde istenilen davranışı kazandırmıyor.”

İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, ebeveynlerin mükemmellik arzusuyla iyi karne beklentisinin olduğunu ancak  karnenin her zaman ebeveynin beklentisini karşılamasının mümkün olmadığını vurguladı.

Prof. Dr. Çelen, karne almaya saatler kala, ailelere uyarı ve önerilerde bulundu.

”Beş parmağımız bir değil”

Aileler çocuklarının hep mükemmel olmasını bekliyor ama unutmamak gerekir ki beş parmağımız bir değil. Çocuklarımızın alma kapasitesi, dikkat süreleri ve onları uzun süre belleğe yerleştirmeleri birbirinden çok farklı olabiliyor. Eğer iki çocuğunuz varsa birbirinden farklı olduğunu görebiliyorsunuz. 
Karnenin her zaman ebeveynin beklentisini karşılaması mümkün değil. Ebeveynler kendilerinden de bilmeliler; her zaman mükemmel sonuçlar alamayabiliriz. Çok yorgun olabiliriz, istediğimiz performansı gösteremeyebiliriz, bazen biz de çok heyecanlanabiliriz. Çocuklarımız için de aynı şeyler
geçerlidir. Çocuklar zaman zaman sınav öncesinde kaygı duyabiliyor. Bazı çocuklar içe
dönük oluyor, yanındaki arkadaşı kadar parmağını kaldırıp cevap vermiyor.’

”Öğretmen ve ebeveyn çocuğunu ne kadar tanıyor, ilgileniyor? ” 

Karnenin değerlendirilmesinde öğretmen ve ebeveyn yaklaşımı önemli.  Öğretmenlerimiz öğrencilerini ne kadar tanıyor. Çok kalabalık sınıflarımız var. Burada ön plana çıkan çocuklar çok parmak kaldıran, cevap veren, puanları yüksek olan çocuklar oluyor. Arka planda kalan çocuklarla çok fazla
ilgilenilmeyebiliyor.

Evde de anne ve babalar ne kadar ilgileniyorlar. Çalışan anne babalar var, çocuklarını bakıcıya bırakanlar var. Ya da vardiya ile çalışan işçi aileleri var ne kadar ilgileniyorlar. Öğretmen ve ebeveynin iş birliği yapması gerekiyor. Arada sırada değil de bunun sürekli olarak yapılması önemli. Özellikle geç gelişen çocukların üzerinde durmamız gerekiyor. Bunların farkında değiliz. Çocuğun sadece fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmasının yeterli değil. Çocuğun en önemli ihtiyaçlarından biri de ilgi.

”Kıyaslamak çocukta kaygıya yol açıyor”

Karne konusunda çocuk, kardeşleri de dahil kimseyle kıyaslanmamalı.  Baba kendiyle kıyaslıyor, ‘Ben senin yaşındayken…’ diye, anne komşuların çocuklarıyla kıyaslıyor. Kıyaslamak güzel bir şey değil, kaygı
oluşturuyor.

Ayrıca çocuk ödül için değil, öğrenmek için çalışmalı.  Basit bir başarıysa sırtını sıvazlamak, ‘Beni mutlu ettin, ilerde senin daha güzel günlerini göreceğiz’ demek aslında yeterlidir. Ödülün büyüklüğü her zaman ödüle ulaşmak için davranış kazanılmasına neden olur.

Ceza asla istenilen davranışı kazandırmıyor

Notların zayıf olması halinde  de çocuğun yanında olunmalı. Ceza yerine konuşmamız gerekiyor. Gayet sakin bir şekilde sorunun kaynağının ne olduğunu anlamaya çalışarak… ‘Neden böyle oldu acaba? Nerede eksiğin var, birlikte çalışalım, birlikte gayret edelim ve açıkları kapatalım’ şeklinde bir yaklaşımla destek olmak gerekiyor, ceza asla…

Kıyaslama da bir cezadır. Kıyaslama aşağılık duygusunu oluşturuyor çocukta. Ceza hiçbir şekilde istenilen davranışı kazandırmıyor.  Ayrıca her çocuk her şeyi yapamaz. Kimi çocuk sosyal bilgilerde
kimi çocuksa matematikte çok iyidir. Kimi de resim yaparken çok başarılıdır. Bunları göz
önünde bulundurmak gerekiyor.

(Visited 73 times, 1 visits today)