Akran zorbalığının etkileri uzun yıllar sürebiliyor
- Saç dökülmesi erkeklerde depresyon nedeni - 6 Aralık 2024
- Aşırı kafein tüketimi kalp ritmini bozuyor - 6 Aralık 2024
- Yenidoğan Çetesi davası devam ediyor - 19 Kasım 2024
Akran zorbalığına maruz kalan öğrencilerin; devamsızlıkları artarken, başarıları da düşüyor hatta bu davranışların etkisi bazen yetişkinlikte bile devam edebiliyor. Bu durum; çocukların kendilerini toplumdan dışlanmış hissetmesine, ileri yaşlarda sosyal yeteneklerinin zayıflamasına ve ruhsal sağlık problemlerinin gelişmesine neden olabiliyor.
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Doç. Dr. Adnan Ayvaz, ebeveynleri akran zorbalığı ve etkileri konusunda uyardı.
Doç. Dr. Ayvaz, genç erişkinlik döneminin; davranışların, psikolojik uyumun ve sosyal ilişkilerin değişken olduğu bir dönem olşduğunu dile geitrerek, ”Bu dönemde kişi; ailesinden ve arkadaş çevresinden, özellikle de negatif sosyal ilişkilerden kolay bir şekilde etkilenir. Zorbalığa maruz kalma, kişilerin sağlığını ve okul hayatını sadece geçici bir dönem için etkilemez. Zorbalığı yapan ve zorbalığa maruz kalan çocuklarda, zorbalığın olumsuz etkilerini bir ömür boyu görmek mümkündür” dedi.
Zorbalığın Etkilerini Bir Ömür Boyu Görmek Mümkün
”Zorbalık, çocuğun bir veya daha fazla çocuk tarafından düzenli ya da aralıklı olarak negatif aktivasyonlara maruz kalması ya da ruhsal sıkıntıya yol açan, kötü niyetle gerçekleştirilen, olumsuz ve yineleyici fiziksel ve/veya sözel eylem olarak tanımlanmaktadır” diyen Doç. Dr. Ayvaz, okul zorbalığının ise, bir çocuğa bir veya daha fazla öğrenci tarafından kasıtlı olarak sürekli saldırgan davranışların uygulanması ve çocuğun bunlara karşı sürekli olarak korumasız durumda olması şeklinde ifade edilebildiğini kaydetti.
Doç. Dr. Ayvaz, zorbalığın, öğrencilerin güvenli ve korkusuz bir çevrede öğrenim görmelerini engelleyen ve okul çevresini negatif yönde etkileyen dünya çapında bir olay olduğunu da söyledi.
Okulun Bulunduğu Bölge Zorbalığın Şeklini Belirliyor
Doç. Dr. Ayvaz, zorbalığın genellikle okullarda; sosyal dışlama, fiziksel, duygusal ve sözel zorbalık olarak görüldüğünü belirterek, şöyle devam etti:
”Zorbalığı yapan tek bir birey olabileceği gibi gruplar tarafından da yapılabilmektedir. Sosyal medya imkânlarının artması sözel ve duygusal zorbalık türlerinin artmasına ve çeşitlenmesine de katkıda bulunmaktadır. Okulda yaşanan zorbalıklar ve bunların sonuçlarına ilişkin çalışmalar, son yılların üzerinde en çok araştırma yapılan sosyal konularıdır. Bu ilginin nedenleri; zorbalığın kişisel ve sosyal bir sorun olması, gizli kalabilmesi ve sonuçlarının çocuklar üzerinde uzun süreli etkili olmasındandır. Okulların bulunduğu bölge ve okula giden çocukların sosyoekonomik düzeyleri zorbalığın şeklini etkilemektedir. Yaptığımız çalışmalar sonucu; sosyoekonomik düzeylerini yüksek, orta ve düşük olarak ayırdığımız farklı bölgelerdeki okullarda öğrencilerin maruz kaldığı zorbalıkları bir bilimsel araştırma çerçevesinde inceledik.
“İtme” En Yaygın Okul Zorbalığı
Öğrencilerin bedensel zorbalık türleri içerisinde her üç okulda da, en sık “itme” zorbalığına maruz kaldığı görüldü. Bunu sosyoekonomik düzeyi düşük olan okullarda; “bedene kaba şaka”, yüksek ve orta olan okulda ise, “saç-kulak çekme” izliyor. “Tehlikeli aletle saldırma” davranışı sosyoekonomik düzeyi düşük olan okulda diğer okullara göre daha yüksek bulunmuştur.
Sözel zorbalık türleri içerisinde “ad takma”, her üç okulda da en fazla görülen zorbalık türü. En seyrek ise “tehdit etme” türü görülüyor. Duygusal zorbalık türleri içerisinde sosyoekonomik düzeyi yüksek olan okulda “eşyaya zarar verme”, sosyoekonomik düzeyi orta olan okulda “küçük düşürme” ve sosyoekonomik düzeyi düşük okulda “ayrımcılık yapma” en sık, her üç okulda da “gruptan dışlama” en seyrek görülen zorbalık türleri olarak tespit ediliyor. Cinsel zorbalık türleri içerisinde her üç okulda “elle rahatsızlık verme” en sık maruz kalınan davranış. Cinsellik içeren söz söyleme sosyoekonomik düzeyi düşük olan okulda yüksek bulunuyor.”
“Aile, Öğretmen ve Okul Yönetimi İşbirliği İçinde Olmalı”
Doç. Dr. Ayvaz, bireysel gelişim sorunlarının; kişinin toplumda saygın bir yer edinememesi, şiddete ve madde bağımlılığına yatkınlık gibi istenmeyen sonuçlar olarak görülebildiğini ifade ederek, bu nedenle okullarda karşılaşılan zorbalığın çözümü için öncelikle bütün toplum kesimlerinde farkındalığın artmasının gerektiğini, okul dışından gelecek zorbalık etkileri için güvenlik tedbirleri alınması, anne ve babaların çocuklarındaki ruhsal ve davranışsal değişimleri yakından izleyerek fark etmelerinin önemli olduğunu anlattı.
Ebeveynlerin çocuklarının arkadaşları ile ilişkilerini gözlemlemesi ve bunaltıcı olmadan aralıklı kontrol etmelerinin yararlı olacağını da kaydeden Doç. Dr. Ayvaz, sözlerini şöyle tamamladı:
”Öğretmenlerin dikkatli gözlemleri, birçok olumsuz gidişi baştan önlemeye yeterli olabilir. Bu konularda öğretmenler ve velilerin tecrübesini artıracak seminerler, örnek paylaşımları, ortak gruplar ve skeçler düzenlenebilir. Aile, öğretmen ve okul yönetimi iyi bir işbirliği içinde olmalıdır. Hem zorba hem de mağdurlar için gerektiğinde bireye yönelik psikolojik danışma hizmeti sunulmalıdır.”